Bu maç gününde gelen kara haber, camiayı derinden üzdü ama oynanması gereken mutlak bir 90 dakikada vardı.
Futbol kulüplerinde; tesisleşme yolunda ilk adımı Trabzonspor Tesisleri ile atan bordo- mavili Kulübün Onursal Başkanı Mehmet Ali Yılmaz’ın, evinde uykusundan uyanamadığı bir günle uyandık.
Eski bakanlık döneminde de akılda kalan iyi işlere imza atan 5 yetişkin evlat babası Mehmet Ali Yılmaz’ın, 76 yaşında aramızdan ayrılmasının hüznünü de, bir dakikalık yas duruşunun o hazin dolu trompetin müziğiyle yaşadık, tüm tribünlerin onursal başkanı alkışlarla uğurladıkları bu gecede, Papara Park’ta…
Türk sporuna, Trabzonspor camiasına, kendisine, Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum. Dönülmez yolda mekanın cennet olsun, sevgili başkan.
*
Bilinmeli ki, hedefine inanmayanlar asla hedeflerine ulaşamazlar.
Kupa serüveni boyunca iki takımda, buraya kadar inandılar ve kazandılar. Bir takımın, Anadolu’da oynanması beklenen kupa finalinde kazanacağı şampiyonluğuna saygı duyulması, futbolun da, asaletinden olsa gerek!
Türkiye Kupası Yarı Finali’nin ilk ayağında kozlarını paylaşan Trabzonspor ve Fatih Karagümrük takımlarından, bu karşılaşmanın rövanşı için geceyi tek gollük avantajlı kapatan taraf mekanın sahibi oldu.
Papara Park’ın, misafir tribününü sadece 6 taraftarıyla kendine özel loca edinen! Sakatı ve cezalı oyuncusu olmayan kırmızı-siyahlılar, Hüseyin ve Trezeguet’in sakatlıkları olduğu için, takım kadrosunda olmadıkları ev sahibinin önünde, kupanın bu ilk ayağında ve ilk dakikada golü bularak başlıyordu ama Kaptan Uğurcan müsaade etmedi.
Hatırı sayılır bir taraftar sayısıyla oyuna başlayan Trabzonspor, öyle kötü başladı ki maça şaşırmamak elde değil! Bu başlangıç ile yakaladığı ilk ve tek gol pozisyonda Edin Visca ile golü yapması da o kadar şaşırtıcı oldu.
‘’Fatih’in Torunları’’ lakaplı Karagümrük takımı, kulüp tarihinde ilk kez bu kupada yarı final oynarken, tamamıyla bu maça iyi konsantre olduğunu söyleyebilirim. İlk 30 dakika da yakaladıkları 5 net gol pozisyonundan birinde, nihayet beraberlik golünü Yeşil Burun Adalı oyuncusu Rayn Mendes ile bulunca, bu seferde ben hiç şaşırmadım.
Çünkü; başlama düdüğüyle perşembe’nin gelişi, çarşamba’dan belli olmuştu zaten.
*
Süper Lig’de son hafta; deplasmanda rakiplerini aynı skorla(1-2) yenen her iki ekibin karşılaşmasında, ilk 45 dakikanın assolisti, kesinlikle Fatih Karagümrük idi. Galibiyet golünü Denswil ile bulan taraf ise rakip kaleye rüzgar estikçe inen, kibar ev sahibiydi!
Bu kibarlığı ama Enis Destan, Ceccherini’ye göstermeyip yumruğu onun karnına geçirince, VAR’da Emre Malok’a yakalandı. İlk yarının son dakikasındaki çocuksu duran tecrübesizliği ona kırmızı karta, arkadaşlarını da 10 kişi bırakmaya mal oldu.
İkinci 45 dakikaya, rüzgarın yelesini iyi tutanın diri kalacağını bilmenin hesabıyla başlayan Abdullah Avcı ve Tolunay Kafkas, soyunma odalarında oyuncularıyla sahada toplu intihar etmemenin hesaplarını yaptılar sanırım!
Bu oyunda takım ciddiyetini ve disiplin kavramını reddedenleri, çim zeminde kaçak dövüşenleri uyarmak lazım! Yoksa kaybedenlerden olursunuz!
Bordo mavili çubuklu forma altında olanlar; bunu bilerek bir eksikle başladıkları bu yarıda, bir kontratakta Yunanlı Fountas ile bir anda iki farkla öne geçince, tribünler 23 Nisan’ın bayram sevincini bir kez daha yaşadı.
*
Sakatlanan Fountas’ın yerine, uzun bir sakatlık arasından sonra oyuna giren Onuachu’nun, önüne aldığı toplardaki güçsüzlüğünü normal karşıladım ama top ayağında iken onu yalnız bırakanları ise çok anormal! Bence o dakikada (57) güçsüz Onuachu yerine, topla dikine dripling yapabilen ve hazır olan Umut Bozok kesinlikle oyuna girmeliydi. Bu değişiklik Avcı’nın hatasıydı.
İstanbul ekibinde, sonlara doğru oyuna girdikten 2 dakika sonra golü bulan Paoletti, farkı bire indirdiyse de, bundan sonraki karşılıklı net gol pozisyonları her iki kaleci Uğurcan ve Sirigu’nun ellerinde eridi.
Karadeniz ekibi, mayıs ayındaki rövanşta bu tek golü avantajı korumak için, şimdiden çok sıkı hesap, kitap yapmalı.
Yoksa var ya, final maçını evde televizyondan seyreder.